Merhaba Arkadaşlar,
Bugün için seçtiğim film, 2005 yapımı Pride & Prejudice, Türkçe vizyon adıyla Aşk ve Gurur. İngiliz yazar Jane Austen'in aynı isimli romanından uyarlanmış.
Jane Austen, bence her kadının okuması gereken bir yazar. Bu film de başarılı sayılabilecek bir uyarlama. Aynı isimle bir de BBC mini dizi uyarlaması mevcut.
Filmin ismi esasen Gurur ve Önyargı anlamına geliyor ancak roman Türkçeye ilk çevrildiği dönemde Aşk ve Gurur olarak adlandırıldığı için (daha yeni dönemde Gurur ve Önyargı ismini kullanan yayınevi de var), okuru da yakalamak amacıyla olsa gerek, Aşk ve Gurur ismine "sadık kalınmış".
Hikâye, İngiltere'de bir taşra kasabasında geçiyor. Hikâyenin merkezinde, beş kızı olan bir ailenin ikinci kızı Elizabeth var. Aklı güzelliğinden önde giden Elizabeth, özgür ruhlu ve özgür düşünceli bir genç kızdır. Çok okur, babasının en sevgilisidir. Annesinin ise başka kaygıları vardır. Dönemin sosyal kurallarına göre, ailenin (babalarının) mülkü en yakın erkek kuzenlerine kalacaktır, dolayısıyla kızların babaları öldüğünde ortada kalmamaları ve rahat bir yaşam sürmeleri için tek şansları kısmetli bir koca bulmaktır. Biraz saf ve aptal, çokça da patavatsız, kızlarının da kimi olumlu kimi olumsuz niteliklerine karşı kör olan annenin tek kaygısı budur. Dolayısıyla yazı geçirmek üzere genç ve varlıklı bir bekarın bölgeye geleceği haberi, bekar kızı olan herkesi heyecanlandırır. Kasabanın balosuna katılacağı haberi ise yıldırım gibi yayılır.
Beş kız kardeş, hevesle baloya hazırlanır ve ebeveynleriyle birlikte giderler. Söz konusu genç bekar Bay Bingley, kendisi gibi bekâr ve fekat daha da zengin bir başka arkadaşı Bay Darcy ile baloya gelir ancak neşeli ve sıcakkanlı Bay Bingley'nin aksine, Bay Darcy'nin nemrutun önde gideni olduğu kısa sürede anlaşılır. Bu arada Bay Bingley, hatırı sayılır sayıda dansı Elizabeth'in ablası Jane ile yapmış, kalan zamanda da sürekli ona bakmıştır. Elizabeth ile Bay Darcy ise, birer gurur ve önyargı abidesi olaraktan birbirlerine sinir olmuşlardır. Olaylar gelişir...
Biraz Jane Austen'dan bahsetmeden olmaz. 2017'de 200. ölüm yıldönümünde anılan Austen, İngiliz Edebiyatının önemli yazarlarından biri. Az sayıda romanında, döneminin sosyal yapısını ve kadın erkek ilişkilerini canlı bir gözlem gücü ve mizahi bir dille zekice aktarmakta. Çoğunlukla taşradaki yaşamı anlatan Austen'a neden daha büyük meseleler üzerine yazmadığı eleştirisi getirildiğinde, "Ben en iyi neyi biliyorsam onu yazdım" cevabını verdiği söylenir.
42 yıllık kısacık yaşamına sığdırdığı altı romanın tümü anonim olarak, bunların ikisi ise ölümünden sonra yayınlanmış. Romanlarının tümünün baş kahramanı kadın ve tümü de çeşitli badireler atlattıktan sonra, hepsinin hikayeleri mutlu evliliklerle biter. Ancak Austen (ve kızkardeşi Cassandra da) hiç evlenmemiş. İlk romanını yazmasından önceki dönemini anlatan, Becoming Jane isimli bir film de var. Altı romanı da çeşitli zamanlarda beyaz perdeye aktarılmış, hepsi de iyi uyarlamalar. Pride & Prejudice (Gurur ve Önyargı), Emma ve Sense and Sensibility (Sağduyu ve Duyarlılık) hem sinemaya uyarlanmış hem de mini dizi yapılmış (diziler için eline sağlık BBC :) ). Mansfield Park ve Persuasion (İkna) ise ikişer kere filme alınmış. Northanger Abbey de atlanmamış, bir kez beyaz perdeye uyarlanmış.
Gurur ve Önyargı'da da, her Austen eserinde olduğu üzere, kahramanlarımız çeşitli badireler atlatıyorlar. Duygusal, hüzünlü, komik sahneler, yanlış anlaşılmalar bol miktarda mevcut. Karakterlerin hiçbiri karton değil, hepsi incelikle ve derinliğine işlenmiş gerçek kişiler, duygu ve düşünce durumları çok güzel ifade edilmiş. Filmde de bunlar eksik kalmamış, ismi lazım diil bir takım yerli dizilerde olduğu gibi yarım saatlik mal mal bakışmalarla seyircinin sabrı zorlanmıyor. (Yazar bu arada fırsat bu fırsat deyip, sinir olduğu yerli dizi "tekniklerine" giydirmeyi kendine borç bilmektedir.)
Film, 1995 yapımı mini dizi versiyonuna kıyasla biraz daha modernleştirilmiş ve sığ Amerikan seyircisini sıkmayacak kıvama getirilmiş bir parça. Eh, 6 bölümlük bir mini dizinin daha fazla zamanı olması itibari ile de konuyu daha detaylı işlemesi gayet normal, o nedenle karşılaştırmaktan kaçınıyorum. Film kendi içinde hiç fena olmayan bir uyarlama.
Bu arada, Elizabeth Bennet ve Bay Darcy çok önemli karakterler, pek çok eserde de kendilerine gönderme yapılmış. Örneğin Meg Ryan Tom Hanks'li Mesajınız Var (You've Got Mail) filminde, Meg Ryan Gurur ve Önyargı'yı okur ve Elizabeth Bennet'in hastasıdır (ben de hastasıyım laf aramızda). Daha yakın tarihli Bridget Jones'un Günlüğü filmindeki Bay Darcy ise doğrudan bir göndermedir :)
Oyunculardan birkaçına değinirsek (bu bölüm son derece özneldir belirteyim),
Başkahraman Elizabeth Bennet'i canlandıran Keira Knightley,
- Karayip Korsanları filmlerinin ilk üçünde ve 2017 yapımı son bölümünde,
- 2007 yapımı Kefaret (Atonement) isimli bir dönem filminde,
- 2012 yapımı Anna Karenina'da,
- 2014 yapımı Enigma filminde yer aldı. Benim için açık ara en iyi performansıdır Elizebeth Bennet.
Abla Jane Bennet'i canlandıran Rosemund Pike,
- 2012 yapımı Titanların Öfkesi filminde Andromeda rolünde,
- Jack Reacher isimli 2012 yapımı aksiyon filminde idealist bir avukat rolünde,
- ve 2014 yapımı Gone Girl (Kayıp Kız) filminde yer aldı. Gone Girl'ü henüz izlemedim, diğer hepsini sevdim.
Baba Bay Bennet'i canlandıran Donald Sutherland, ise, ayh, hastasıyım :) hangi birini yazsam? O kadar çok ki, sadece birkaçını sayıcam,
- 2000 yapımı Uzay kovboyları'nda, acil bir göreve çağrılan emekli pilot ekibinden çapkın olanını,
- 2003 yapımı tekrar çekim olan İtalyan İşi (İtalian Job) filminde hırsız ekibin başını,
- 2012-2015 yıllarına yayılmış Açlık Oyunları filmlerinde ise kötü karakter Başkan Snow'u canlandırdı. Özellikle bu karaktere dikkatinizi çekmek isterim. Tip olarak benzer yaşta ve benzer görünüşteler, Başkan Snow ve Bay Bennet. Öte yandan biri gerçekten kötü, diğeri ise gerçekten iyi ve incelikleri olan bir adam. Meraklısına iki filmden klip izleyip oyunculuğunu karşılaştırmasını önermek isterim. Minicik mimiklerle yakadıkları ifade değişiklikleri muhteşem. Hastasıyım! :)
Anne Bayan Bennet'i canlandıran Brenda Blethyn için sadece bir filmden bahsedeceğim:
- 1996 yapımı Secrets and Lies (Sırlar ve Yalanlar). Bu filmde, evlilik dışı doğurmak zorunda kaldığı ve evlatlık verdiği kızının kendisine ulaştığı anneyi canlandırıyordu. Sonrasında anne kız birbirlerini tanımak için görüşmeye başlıyorlar. Oradaki performansı gerçekten çok iyiydi ve Bayan Bennet'ten oldukça farklı bir anne profiliydi.
Bay Darcy ise bu filmden başka bir yerde dikkatimi çekmemiş. Adamın ismine bile şimdi baktım da aklımda kalmadı bile :)
Filmin müzikleri de çok hoş. Dönem dönem taktığım filmler vardır, bu da onlardan biri. İzledikten sonraki birkaç günü de filmin müzikleriyle geçirdiğim çoktur. Birkaç örneği aşağıda.
Austen romanlarının üçünü okudum, dördünün uyarlamalarını izledim – diziler dahil. Hepsi de hoş filmler, dizilerin ise yeri ayrı. Romanlarını da gerçekten tavsiye ederim. Her kadının okuması gerektiğini düşündüğümü tekrarlayayım. Çabuk Jane Austen okuyun! :)
Böyleyken böyle. Umarım seversiniz, izleyenler varsa yoruma beklerim. İyi seyirler :)
>