Merhaba arkadaşlar,
Bugünkü filmimizin ismi, Wag The Dog. 1997 yapımı filme, Başkanın Adamları ismi uygun görülmüş. Zira isim doğrudan çevrilecek gibi değil maalesef. Wag, kuyruk sallamak demek. Wag the dog deyince, köpeğin kuyruk sallaması değil de kuyruğun köpeği sallaması gibi absürd bir şey oluyor. Zaman sana uymazsa sen zamana uy lafını es geçip, zamanı kendine uydurmaya çalışan ve bunda da başarılı olan bir grup insan söz konusu. Nasıl mı? Anlatayım...
Efendim olay ABD'de 90'ların sonlarında, bir başkanlık seçimi arifesinde geçer. Kör talihe bakın ki, ortalık mevcut başkana dair bir seks skandalıyla sarsılır ve başkan, seçim tahminlerinde puan kaybetmeye başlar. (Yaşı tutanlar Clinton ile Monica Lewinski'yi ve hatta oval ofisi hatırlayacaktır.) Bunun üzerine, başkanın yakın çalışma ekibi, usta bir medya yönlendirme uzmanı ile çalışmaya karar verir. Uzmanın yönlendirmesiyle ekip, seks skandalını örtbas etmek üzere bir savaş çıkarmaya karar verir... en azından kağıt (ve medya) üzerinde :) Bunun için de meşhur bir Hollywood prodüktörünün yardımı istenir...
Film komedi ile dram arasında gidip geliyor. Elbette ki hayali (!) bir senaryo :) Dustin Hoffman ile Robert De Niro'yu buluşturması benim için yeterli referans idi ve umduğumdan da fazlasını buldum filmde. Robert De Niro medya yönlendirme uzmanını, Dustin Hoffman Hollywood prodüktörünü canlandırıyor. Anne Heche ise başkanın ekibinin başı rolünde.
Robert De Niro, medya uzmanı olarak anlık değişen durumlara uygun çözümler yaratıyor. Dustin Hoffman da usta bir prodüktör olarak deneyimi ile çözümlere (!) katkıda bulunuyor. Neler yapmıyorlar ki, savaş çıkartmak, uygun görsel prodüksiyonu oluşturmak, savaşla ilgili uyduruk bir kahraman yaratmak, cesur asker vatan millet minneapolis mesajları yaymak, askerin adına şarkı yazmak ve sanki 30lardan kalma bir besteymiş gibi kongre kütüphanesi arşivine sokmak, bu şarkının mevcudiyetinin bilgisini de, yatağına soktukları bi saray basın danışmanı aracılığı ile bi "gastecinin" kulağına kaçırmak, daha da neler neler... Para ve güç elinin altında olan kıvrak bir zekanın yapabileceklerini izlemek çok eğlenceli... diyorsunuz izlerken, sonra bu adamların kendi ülkelerini de dünyayı da bu şekilde yönettiklerini fark ediyorsunuz ve hafif mideniz bulanıyor. Yine de eğlenceli bir film, hakkını vermeden edemem. Ayrıca ciddi ufkunuzu açıyor :)
Filmden replikler:
Robert De Niro: Savaş açacağız.
Anne Heche: Hangi ülkeye?
Robert De Niro: Henüz bilmiyorum. Üzerinde çalışıyorum.
Robert De Niro: Savaşmayacağız, bir savaş görüntüsü olacak elimizde.
Anne Heche: Neden Arnavutluk?
Robert De Niro: Neden olmasın?
Anne Heche: Bize ne yaptılar ki?
Robert De Niro: Bizim İÇİN ne yaptılar? Ne biliyorsun onlar hakkında?
Anne Heche: Hiçbir şey.
Robert De Niro: Gördün mü? Kendilerine saklıyorlar. Kaypaklar. Güvenilmezler.
Filmin yönetmeni Barry Levinson; Günaydın Vietnam, Yağmur Adam, Bugsy, Taciz, Kardeş Gibiydiler, Küre, Kusursuz Fırtına, Haydutlar gibi birbirinden güzel pek çok filme imza atmış 2000lere kadar. 2000'lerde kendini biraz dizilere vermiş galiba, yeni işlerini pek bilmiyorum. Öte yandan saydığım filmlerinin en az iki tanesini izlemişsinizdir eminim. Yağmur Adam ve Küre'de yine Dustin Hoffman, Kardeş Gibiydiler'de hem Dustin Hoffman hem de Robert De Niro ile birlikte çalışmışlar.
Adet edindiğim üzere, oyunculara dair de iki kelam edeyim:
Leydiiz först :)
Anne Heche, çok fazla bildiğim bir oyuncu değil. Kendisini ilk olarak,
- 1996 yapımı Duvarların Dili Olsa (If These Walls Could Talk) isimli filmde izledim. Yaklaşık 20 yıl arayla aynı evde yaşayan üç kadından üçüncüsünü canlandırdı. Film kürtaj üzerineydi ve 50'lerde, 70'lerde ve 90'larda kürtaj olmak ya da olmamak ikileminde kalan kadınların hikayelerini üç bölüm halinde anlatıyordu. Anne Heche de üçüncü bölümdeki, kürtaj olmak isteyen üniversite öğrencisini canlandırıyordu. (Ay film içinde film oldu ama bu filmi iki satırda geçemedim.)
- 1998'de Altı Gün Yedi Gece isminde (Six Days Seven Nights), Harrison Ford ile aksiyon romantik komedi macera tadında bi ıssız adada kalma hikayesinde yer aldı. Harrison Ford'un, "cami yıkıldı ama mihrap yerinde" ya da "Biz daha ölmedik ulan!" demeye çalışır gibi bir hali vardı ya neyse. Ondan sonra da esas oğlan rolüne çıkmadı bi daha zaten:))
- Arada epeyce dizi var, Ally McBeal ve Nip/Tuck tanıdık gelebilir. Tanımadığım başka diziler de var. Yeni dönem filmlerini ise pek bilmiyorum doğrusu.
Robert De Niro, tıpkı Dustin Hoffman gibi uzun zamandır takip ettiğim bir oyuncu. Hangi birini yazsam?
- 1974 yapımı Baba üçlemesinin ikinci filminde (The Godfather: Part II), Don Corleone'nin gençliğini canlandırdı. Bu rolüyle yardımcı erkek oyuncu Oscarını kazandı.
- 1976 yapımı Taksi Şoförü''nde (Taxi Driver), Vietnam dönüşü günlük hayata uyum sağlayamayan ve uykusuzluk çektiği için geceleri taksi şoförlüğü yapan bir eski askeri canlandırdı. Bu filmde, bir silah edindikten sonra ayna karşısında, "Ne? Bana mı dedin?!"dediği ve silah çekme antrenmanı yaptığı sahne efsanedir.
- 1978 yapımı Avcı (Deer Hunter) filminde, Vietnam'a gitme arifesindeki genç bir adamı canlandırdı. Öncesi, esnası ve sonrası olmak üzere kendisi ve yakın birkaç arkadaşının yaşadıkları çok çarpıcı bir biçimde aktarılmıştı. Bu filmde de yok yoktur, Christopher Walken mı ararsın Meryl Streep mi...
- 1980 yapımı Kızgın Boğa (Raging Bull) isimli biyografik filmde, öfkesiyle ünlü boksör Jake LaMotta'yı canlandırdı. Bu rolüyle en iyi erkek oyuncu Oscarını kazandı.
- 1987 yapımı Dokunulmazlar (Untouchables) filminde, Al Capone'yi canlandırdı.
- 1995 yapımı Büyük Hesaplaşma (Heat) filminde, profesyonel bir banka soyguncusuydu.
- 1996 yapımı Kardeş Gibiydiler (Sleepers) filmindeki rahip rolü çok iyiydi.
- 1999 yapımı Anlat Bakalım (Analyze This) filminde, kendine güvenini kaybedip terapiye giden bir mafya babasıyla komediye de yatkın olduğunu gösterdi. Keza Zor Baba filmlerinde de aynı şekilde.
Atlayarak ve kendi beğenime göre yazdım yoksa bitmez :) Yakın dönem işlerini çok bilmiyorum, kızçe sağolsun genel anlamda sinema için böyle olacak herhal.
Dustin Hoffman'a gelince,
- 1967 yapımı Aşk Mevsimi (The Graduate) filminde, arkadaşının annesi tarafından baştan çıkarılan bir genci canlandırdı. (Mrs Robinson şarkısına kulağınız aşina ise, aha bu filmden :) )
- 1970 yapımı Küçük Dev Adam (Little Big Man) filminde, ailesi öldürüldükten sonra kızılderililer tarafından yetiştirilen ve kendisine eziyet eden bir kızılderiliyi dövdükten sonra Küçük Dev Adam ismini bileğinin hakkıyla alan bir genç adamı canlandırdı. Little Big markasının kaynağı bu filmdir :)
- 1976 yapımı Başkanın Bütün Adamları (All The President's Men) filminde, Watergate skandalını ortaya çıkaran iki gazeteciden birini canlandırdı.
- 1979 yapımı Kramer Kramer'e Karşı (Kramer vs. Kramer) filminde, Meryl Streep ile velayet davasında karşı karşıya gelen genç bir babayı canlandırdı.
Bu filmdeki rolüyle en iyi erkek oyuncu Oscar'ını kazandı.
- 1982 yapımı Tootsie filminde, medya sektöründe erkek olarak iş bulamayınca kadın kılığına giren bir genç adam rolündeydi.
- 1988 yapımı Yağmur Adam (Rain Man) filminde, otistik bir adamı canlandırdı. Bu filmdeki rolüyle ikinci en iyi erkek oyuncu Oscar'ını kazandı.
Buraya kadarki filmleri cidden efsanedir. Bulun buluşturun seyredin anacım :)
- 1998 yapımı Küre (The Sphere) isimli bilimkurgu filminde, deniz dibindeki esrarengiz bir küreyi inceleyen bir bilim adamı idi.
- 1999 yapımı Jeanne D'Arc filminde, Jan Dark'ın vicdanını canlandırdı.
- Zor Baba filmlerinde, emekli istihbaratçı Robert De Niro'nun karşısına çatlak bir dünür olarak çıktı.
- 2007 yapımı Sihirli Oyuncakçı (Mr. Magorium's Wonder Emporium) filminde, 243 yaşında olduğunu iddia eden enteresan bir oyuncakçıyı canlandırdı.
- Kung Fu Panda'da, Shifu'ya sesini verdi.
Onun da daha yakın tarihli işlerini bilmiyorum maalesef.
Başa dönersek, Wag the Dog, içinden geçtiğimiz dönem itibarı ile ilginizi çekebileceğini düşündüğüm bir film. Bu filmde anlatılan çapta ve nitelikte olmasa da (itiraf etmeliyim ki prodüksiyonun çapı ve niteliği göz kamaştırıcı), 31 Mart'a kadar kim bilir ne hikayeler, ne dümenlerle karşılaşacağız. Diyeceğim, aklınıza mukayyet olun. İyi seyirler.