Ground Hog Day [1993] Film Afişi

Groundhog Day... 1993 yapımı olan film, Bugün Aslında Dündü adıyla vizyona girmiş.

Nasıl, nasıl nasıl hastasıyım bu filmin o kadar olur :) Arada bir dönüp dönüp izlediğim filmlerdendir o derece.

Önden gazı verdikten sonra sadede gelelim. Burnu büyük, kendini aşırı beğenmiş ve daha iyi işlere layık olduğuna samimiyetle inanan, öte yandan p.çkurusunun önde gideni olan bir hava durumu yorumcusu olan Phil, her yıl adet olduğu üzere Pitsburg'daki bir kasabanın geleneksel Dağsıçanı Günü şenliklerine katılmak üzere iki kişilik ekibiyle yola koyulur. O televizyon kanalındaki son işi olacaktır bu, hemen ertesinde daha paralı bir yere geçecektir ve zaten bu işi de hiç önemsememektedir. Ekipte onun yanı sıra program yönetmeni sevimli bir hatun bir de işinin ehli ama hafif kaypak bi kameraman vardır. Phil bu hatuna hafif asılır ama kız oralı olmaz.

Efsaneye göre, Dağsıçanı Gününde Dağsıçanı Phil (evet, kahramanımızla aynı isim) kışın daha uzun sürüp sürmeyeceğini, baharın erken gelip gelmeyeceğini söyler Şubat ayının ilk haftası. Bi tane maskot bulmuşlar dağsıçanı, hesapta onu ortaya çıkarıp soruyorlar gölgeni görüyor musun diye, gölge görüyorsa kış daha uzun, yok görmüyorsa bahar erken gelecek falan işte :) Bizim hava yorumcusu da iş değiştirmeden önce son kez bu göreve gider ekibiyle.

Hava buzz, her yer kar, program çekimlerini yaparlar, şehre geri dönmeye koyulurlar ama ne mümkün, fırtınadan ilerleyemezler ve mecbur geri dönerler, bir gece daha kalmak zorunda kalırlar. Ne olduysa ertesi sabah olur. Çünkü Phil ertesi gün, yine Dağsıçanı Günü'ne uyanır... ve olaylar gelişir :)

Valla bundan sonrası ağır heveskıranlık yapmak olur. Sadece, aynı günü tekrar (ve tekrar, ve tekrar, ve tekrar...) yaşamak mümkün olsaydı ne olurdu sorusuna hem olumlu hem olumsuz yanıtlar verdiğini söylemekle yetineyim. Ama o kadar tatlı sahneler var ki, elim kaşınıyor resmen :) Bir de tekrarlanan günü düşünürsek, oyuncuların hepsine şapka çıkarmak lazım.

Film sıradan bir komedi gibi başlıyor olsa da, hafif görünen konusunun altında ciddi sorgulamalar var. Bunları da insanı hiç yormadan yapıyor.

Biraz da oyunculardan bahsedelim.

Bill Murray, başrolde dök-tü-rü-yor!

- Kendisini, ilk olarak 1984 yapımı Hayalet Avcıları'nda, avcılardan biriolan Dr. Venkman olarak izlemiştim. '89 yapımı devam filminde de vardı tabi.

- 1991 yapımı Peki ya Bob? (What About Bob?) filminde, doktoruna yapışıp kök söktüren bir psikiyatri hastasını canlandırıyordu.

- 2000 yapımı yeni çevrim Charlie'nin Melekleri'nde, meleklerin "ofisboyunu" canlandırdı.

- 2003 yapımı Sofia Coppola filmi Bir Konuşabilse'de (Lost in Translation), bir reklam çekimi için Japonya'ya giden geçkin bir aktör idi.

- 2004 ve 2006 yapımı Garfield filmlerinde Garfiled'a sesini verdi.

Yakın zamanda çok fazla işini izlememişim ama bu işlerine hastayım, başta da aha bu filmine :)

Andie MacDovell de hiç fena diil :)

- Bu güzel hanım kızımızı, ilk olarak 1990 yapımı Yeşil Kart filminde izlemiştim. Gerard Depardieu'nün yeşil kart alabilmesi için anlaşmalı evlilik yapan bir amerikalıyı oynuyordu.

- 1991 yapımı Hudson Hawk'ta, hırsız Bruce Willis'in karşısında bir rahibeyi canlandırıyordu.

- 1994 yapımı Dört Nikah Bir Cenaze'de, Hugh Grant'in aklını başından alıyordu.

Onun da yakın zamanda bir işini izlememişim ama bunlar sevdiğim filmleri.

Baktım da hep bir zaman, zamanı değerlendirmek, anı yaşamak konusunu işleyen filmleri radarıma almışım. Daha da çok var bunlardan, içiniz bayılmadıysa devamını getiririm. Ama bu film gerçekten efsanedir. Seyreden varsa yorumları beklerim. Seyretmeyenlere de iyi seyirler :)


Yorum yapma yetkiniz yok