Kinky Boots [2005] Film Afişi

Merhaba Arkadaşlar,


Bu sefer seçtiğim film, Kinky Boots. 2005 yapımı film için Türkçe bir isim bulamamışlar ya da uğraşmamışlar galiba. Kinky sözcüğünün alışılmadık, garip, müstehcen, acayip gibi anlamları var. Boots da çizme demek. Afili Çizmeler de denebilirmiş pekala ama içeriği düşünürsek biraz yetersiz kalır sanki.

Bir ingiliz yapımı olan ve gerçek bir hikayeye dayanan film, Charlie Price'ın hikayesini anlatıyor. Ölen babasından, ölmekte olan bir ayakkabı fabrikası miras alan Charlie, kendisini kapana sıkışmış hisseder. Büyük kente gitmek isterken, küçük bir kentteki fabrikaya çakılıp kalmıştır. Özel hayatında nişanlısıyla sıkıntıları vardır. Nişanlısı fabrikayı sat kurtul diye zorlar, o ise aile yadigarı fabrika için bir çözüm bulmak zorunda hisseder kendini. Fabrikada da işler yolunda gitmez, ömürlük klasik el dikişi deri erkek ayakkabıları artık fazla rağbet görmediği için 15 kişiyi işten çıkarmak zorunda kalır. Eldeki ayakkabıları pazarlamak için Londra'ya gider ama umduğunu bulamaz.

Umutsuz bir anda bir drag queen olan Lola (dikkat, her ikisini de kalın L ile okuyunuz) ile tanışması, olayların seyrini değiştirir. Lola için sahnede giymek üzere bir çizme tasarlamaya karar verir ve böylece fabrikanın ayakta kalmasını sağlayacak kendi niş pazarını bulur. Ancak pek tanımadığı bu alanda Lola'nın yardımına ihtiyacı vardır. Hele de 6 hafta gibi bir zaman baskısı ile Milano'da gerçekleşecek moda fuarına bir koleksiyon yetiştirme işine girişmişken, kendi küçük kentindeki ve fabrikasındaki önyargıları yıkmak pek de kolay olmayacak, özel ve iş yaşamında pek çok şey ile yüzleşmek zorunda kalacaktır...

Heveskıranlık yapmiycam diye çatladığım bu kuru özetten sonra, renkli detaylara gelelim :) Drag Queen, abartılı makyaj ve giyimle kadın kılığına giren erkeklere deniyor. Makyaj ve giyim kadar, abartılı kadınlık halleri de sergiliyorlar genelde. Bizdeki Huysuz Virjin bunun bir örneği. Lola da bir drag queen, kendi barı var ve her şeyini kendisinin tasarladığı gösteriler sunuyor. Baskın bir karakter, hiçbir lafın altında kalmıyor. Gösterilerde seyircilerle atışıyor, fabrikada işçilerle.

Öte yanda Charlie Price, dümdüz nosnormal bir adam. Biraz Charlie Brown'ı hatırlatıyor bana. Öyle bi üzgün sokak köpeği hissiyatı bırakıyor. Başlarda, fabrika ayvayı yemiş ve Charlie de ne yapacağını bilemez ve mecburen işten çıkarmalar yapar ve her bir görüşmede daha da ezilirken, "Elimden ne gelir ki?" cümlesini kuruyor umutsuzlukla. Charlie ve fabrikası, Lola ile hayli tezat oluşturuyor, bu tezattan da enteresan hikayeler çıkıyor. Bir kısmı epey eğlenceli, bir kısmı düşündürücü. Amiyane tabirle, Lola fabrikanın ortasına bomba gibi düşüyor.

Lola'yı oynayan oyuncu, filmin gerçek hazinesi olan Chiwetel Ejiofor (Çuvetel Ecofor diye okuyunuz), Nijerya kökenli bir ingiliz aktör (Bkz. enteresan isimli ingiliz aktörlere bir örnek daha). Kendisini bu filmle tanıdım ve buradaki performansına cidden hayran kaldım. Lola'nın sahnede seyircilerle, kaldığı yerdeki kahya hanım ile ve fabrikadaki işçilerle diyalogları harika. Kabare gösterileri gerçekten çok eğlenceli, özellikle de Whatever Lola Wants şarkısındaki mimiklerine bayıldım :) (Şarkıda özetle, "Lola ne isterse alır, direnemezsin seni ahmak" diyor :) )

Bu filmi birkaç yaz önce bir geceyarısı uykusuzluğu sırasında tesadüfen televizyonda görmüş ve bırakamayıp üçe kadar seyretmiştim. Sonra arayıp tarayıp buldum, baştan doğru dürüst bir daha seyrettim. Sonra ara ara seyretmeye devam ettim :)

Renkli ve aykırı bir dünya ile "normal" (kime göre, neye göre?) bir dünyanın mecburi işbirliği ve çatışmasını anlatıyor hikaye. Eğlenceli, sıcak bir film. İnsanı yormuyor. Büyük büyük lafları, sorunları ve/ya çözüm önerileri yok ama yine de insanı düşündürüyor, özellikle de erkeklik kadınlık halleri üzerine.

Bu filmin havası öyle ... ee, nasıl desem, kendine has ki, oyuncuların filmografisinden bahsederek konuyu dağıtmak istemedim. İzleyen var mıdır bilmiyorum ama izleyecek olanlar sonrasında iki kelam ederlerse sevinirim. Şimdiden iyi seyirler :)

Filmden birkaç replik eklemesem olmazdı:

Lola: Seni uyarmam lazım Northampton'lı Charlie, insanların benden istediğinin tam tersini yapmak gibi korkunç bir alışkanlığım vardır.

Lola: Bayanlar, Baylar ve henüz kararını vermemiş olanlar...

Lola: (Charlie'nin kendisi için tasarladığı ilk çizmeye dehşet içinde bakarak) Aman Tanrım... lütfen sana böyle bir şey için ilham vermediğimi söyle!
Charlie: Ama bunlar çok rahat.
Lola: Rahat mı? (Örnek çizmeyi güm diye masaya vururken yanlışlıkla fabrika içi mikrofonu açar) SEKS rahat olmamalı!
Mel (işçilerden biri): Tanrı'ya şükür, tek ben diilmişim!


 

Yorum yapma yetkiniz yok